Hareket Ordusu Kurmay Başkanı Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) Mustafa Kemal,
arkadaşları ile İstanbul'da (Nisan 1909)
İrtica’nın sözlük anlamı hemen bütün sözlüklerde “geri dönme, geri dönücülük, eskiyi isteme” şeklindedir1. Buna bağlı olarak “irtica hareketi” de, “yeni kurulan bir düzeni beğenmeyerek, eski düzene dönmek için girişilen eylem” diye tanımlanmaktadır. Yine aynı kökten türeyen “mürteci” sözcüğü de bu hareketleri yapan kimse için kullanılır. Arapça’dan alınan bu sözcüklerin yerine günümüzde “gerici, gericilik” sözcükleri de kullanılmaktadır. Fransızca’da ise “reaction, reactionnaire” sözcükleri aynı anlamı vermektedir. II. Abdülhamit zamanında (1900 yılında Abdülhamit’in tahta çıkışının 25. yılında) basılmış bulunan Şemsettin Sami’nin eseri “Kamûs-u Türkî” de ise “irtica” sözcüğüne yer verilmemiştir2. “îrtica” sözcük olarak “İnkılâp” ile daima birbirinin karşıtı olarak sosyal, ekonomik, siyasal olaylarda sık sık kullanılır. Hemen her inkılâp (devrim, revolution) irtica ile mücadele etmek durumunda olmuştur. Bu durum Türk tarihinin yakın döneminde ve özellikle Türk İnkılâbı’nda da açık bir şekilde görülmüştür. Atatürk irticayı şöyle tanımlıyor: “Her ilerici ve müspet gelişmeye karsı çıkan kuvvete irtica denir.” Bunu somut bir örnekle de tanımlamaktadır: “Türklerin 1453 zaferini, yani İstanbul’un fethini tasavvur buyurunuz. Bütün bir cihana karşı İstanbul’u ebediyen Türk camiasına mal etmiş olan kuvvet ve kudret, takriben aynı senelerde icat edilmiş olan matbaayı Türkiye’ye kabul için erbab-ı hukukun meş ‘um kuvvetini iktihama (yıkmak) muktedir olamamıştır.”3