Atatürk

Atatürk
Atatürküm

Ben Mustafa Kemal'im

Ben Mustafa Kemal'im
Ben Mustafa Kemal'im

21 Haziran 2011 Salı

Kemalist Devrim’in İhtilal Bildirisi “Amasya Tamimi”

“Amasya Genelgesi”, “Amasya Kararları” , “Amasya Mukarreratı” , “Amasya Anlaşması” , “Amasya Görüşmeleri” , “Mukaddes ( Kutsal ) İttifak” , “Bağımsızlık Beyannamesi” , “İhtilal Beyannamesi” ve “İhtilal Bildirisi” gibi değişik adlarla da ifade edilen Amasya Tamimi” ; Büyük Devrimci ve Anti-emperyalist Milliyetçi Önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK ‘ün liderliğinde, Türk Ulusu tarafından, İşgalci Batı Emperyalizmine ve onun işbirlikçisi olan Osmanlı Sultan-Halifesi ve Hükümetlerine karşı gerçekleştirilen bir “Ulusal Demokratik Devrim” olan Kemalist Devrim’in ( Türk Devrimi ) ; Tam Bağımsızlık ve Kayıtsız Şartsız Ulusal Egemenlik esaslarına dayanan Yeni, Çağdaş, Anti-emperyalist Laik ve Üniter bir Ulus-devlet ‘i (Türkiye Cumhuriyeti ) kurma amacına yönelik olan tarihsel gelişim süreci içinde , “Ulusal Strateji”sinin belirlendiği ve tüm adımların, bu stratejinin yönü ve içeriği doğrultusunda atıldığı en önemli bir başlangıç ve dönüm noktasıdır.
Mondros Mütarekesinin hemen ardından, emperyalist bir işgale uğrayan ülkemizde , “Mustafa Kemal; görünürdeki sıkı işbirliği havasına rağmen, millî direnme arttığı nispette müttefikler arasında çıkar çatışmalarının kaçınılmaz olacağı kanısındaydı. Bunlardan İtalya; İzmir’in Yunanistan’a verilmesinden, harp sonrası meselelerde ikinci plâna itilmekten kırgındı. Fransa ; Suriye ve Lübnan’a el koymakla Yakındoğu’da bir dereceye kadar tatmin edilmişti. Fakat , onun için hayatî olan mesele , kendi doğu sınırlarının güvenliği , yani , Almanya Barışının , Fransa’nın görüşleri doğrultusunda gerçekleşmesidir. Bu konuda İngiltere ile tam bir görüş birliği olduğu söylenemezdi. Dolayısıyla , Yakındoğu’da , İngiliz Siyaseti paralelinde sonuna kadar gideceği şüpheliydi. Ortada ; Yunanistan’ı Anadolu Macerasında destekleyecek güç olarak , İngiltere kalıyordu. Fakat , İngiliz Halkı , harp yorgunudur. Yeni bir savaş macerasına karşıdır. Barış hedeflerine , Yunan Ordusunu kullanarak ulaşmak hesabı içindedir. Dolayısıyla , Yunan Ordusu yenilgiye uğratılırsa , Türkler , arzu ettikleri âdil barışa erişebileceklerdir. Mustafa Kemal , derin sezişi ile bunu görmüş ve mücadele stratejisini buna göre yürütmüştür.
Mustafa Kemal Paşa ; Millî Mücadele’nin yürütülmesinde Türk Halkının yurtseverliğine güvenmektedir. Bu halk ; yorgun ve yoksuldur. Fakat , toprağına bağlı ve gurur sahibidir. Yabancı egemenliği görmemiştir. Her şeyden önce , istiklâline âşıktır. Adil bir barış yerine ; kan , gözyaşı , yabancı boyunduruğu geldiğini görmüş ve her yerde silâha sarılmıştır. İşte , Mustafa Kemal ; bu halkla , mutlu sonuca ulaşacağı inancındadır. Bunun için ; önce , mevcut askerî birliklerde görüş birliği sağlamak , halkı örgütlemek , İstanbul’la ilişkileri , buna göre aşamalı olarak yönlendirmek düşüncesindedir.” (1)
İşte bu düşünce ile , Mustafa Kemal Paşa ; IX. Ordu Müfettişi olarak , Emperyalist İşgalin yurdun dört bir tarafına yayıldığı ve emperyalizmin maşaları olan Ermeni Ordusunun , Doğu Anadolu Bölgesine yönelik tehdit ve saldırısını ; Yunan Ordusu’nun ise , Ege Bölgesinde , Anadolu’nun içlerine doğru tehdit , saldırı ve ilerleyişini sürdürdüğü ve bunlara karşı silahlı mücadele için yerel direniş hareketlerinin ; diğer bir deyişle Kuvay-ı Milliye ( Ulusal Kuvvetler ) adı verilen milis birliklerinin teşkil edilme ve silahlı karşı koyma hareketleri ve bu birliklerin hukuki mücadeleleri için Redd-i İlhak , Müdafaa-i Hukuk-u Milliye , Muhafaza-i Hukuk-u Milliye , Müdafaa-i Vatan ve Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyetlerinin kurulma , hukuken faaliyete geçme hareketlerinin başladığı günlerde , İstanbul ’dan Samsun’a , oradan Havza’ya gelecekti.
Bu günlerde ; “İstanbul’daki yüksek komiserliklere , Anadolu’daki gözetim subaylarından peş peşe gelen raporlar , Türk Halkında , olağandışı bir kıpırdanmayı ve Milli Bir Hareket’in ansızın alevlendiğini haber vermekteydi.
Yapılan saptamalara göre , tehlikeli boyutlar arz eden bu çalışmaların ardındaki sistemli dürtünün nereden geldiği , şüpheye yer bırakmayacak şekilde belli olmuştu. İtilaf Devletlerinin yetkilileri , ortalığı yatıştırmak için gönderilen adam hakkında yanılmış olduklarını , kısa sürede anladılar ve Babıali’den , Müfettiş Paşanın , derhal geri çağrılmasını istediler.”(2)
Daha Havza’da iken ; “Amasya Yolculuğu için bazı ön hazırlıklar da yapılmıştır. Çünkü , artık , her şey halkla yürüyecekti. Onun için , daha önce , Amasya’dan Havza’ya , Amasya’nın ileri gelenleri çağırılır. Gelen heyetin başında , Amasya Müftüsü vardır. Bu heyet , Mustafa Kemal’in , halk’a davetine ilk ses veren heyettir. Havza da , civar köyler halkından Yürgeçpaşazade Camii konuşmalarına inenler olmuştu. Fakat , Mustafa Kemal’in davetine , bir Vilayet Merkezinden , heyet halinde ilk defa Amasya’dan gelinmiştir. Amasyalılar , bu heyet azalarının isimlerini hala hatırlarlar: Müftü Hacı Tevfik Efendi , Topçuzade Ali Bey , Mehmet Karan Bey , Ali Hikmet Bey , Topçuzade Mustafa Bey , Miralayzade Hamdi Bey , Yörgüçzade Rasim Bey ve diğerleri….Mustafa Kemal , gerek ilk defa Havza ve Amasya’da , gerekse daha sonra ve Milli Hareket boyunca diğer şehir ve bölgelerde , halkın öncüleri olarak elbette ki ayan , eşraf , ulema ve mütehayyizanla ( ileri gelenlerle ) karşılaştı. Onlarla bağdaştı. Mahalli aydın ; eşraf , ulema ve mütehayyizan tabakasının içinde ve seyrek olarak önünde , halk hareketinin aktif unsurları oldular.”(3)
Burada ; Mustafa Kemal Paşa tarafından , Havza’dan sonra , neden , başka bir yer değil de Amasya seçilmişti ? sorusu akla gelebilir. Bu konu ile ilgili olarak , “Altı günlük Nutk’unda, Mustafa Kemal , esrarengiz bir biçimde “bazı zorlayıcı sebepler dolayısıyla” Havza’dan ayrılmak zorunda kaldığını söylemiştir. (*) Daha sonraları , Rauf ( Orbay ) ; Mustafa Kemal’in ; Harbiye Nazırlığından , 8 Haziranda , kendisini geri çağıran telgrafı alınca , iç kesimlere yolculuk yapmasını önlemek için bir İngiliz Müfrezesinin gönderilebileceğinden kuşkulandığını açıklayacaktı.(**)
Böyle bir tehlikeden kaçınmak amacıyla , Mustafa Kemal , 12 Haziran da (***), kimseye haber vermeden , Yeşilırmak Vadisinde yer alan şirin ve önemli bir Müslüman yerleşim yeri olan Amasya’ya gitmeye karar vermişti. Refet ’in ( Bele ) 3. Kolordusuna bağlı 5. Kafkas Tümeni , kasabada konuşlandığından dolayı , burada , kendini güven içinde hissedebilirdi.(****) Ko(4)numu (5) pek sağlam değilse bile , 3. Ordu Müfettişi Unvanıyla , bölgedeki en kıdemli komutandı.” “Söylev” ( Büyük Nutku )’nde , bu konu ile ilgili olarak ; bazı çevrelerce bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde yanlış ifade edildiği gibi , tek ve özel hiç bir neden göstermeyecek ve genel bir ifade ile , ”(….) benim , bazı zorlayıcı nedenlerden dolayı , hemen , Havza’dan ayrılıp Amasya’ya gitmem gerekmişti.” diyecekti. Zira , onun için önemli olan , Sultan ve İstanbul Hükümetinin denetiminden ve İşgal Kuvvetlerinin etkisinden uzak yerlerde , Ulusal Bir Direnişi örgütleyebilmekti.“(…..) İstanbul Hükümetine güvensizliğini , İstanbul Hükümetinin niyet ve teşebbüsleriyle , milletin istek ve menfaatleri arasında birlik olmadığını , Mustafa Kemal , ilk defa ve açıkça , Havza’da ilan etti.”(6)
Diğer taraftan ; “Havza’da bulunan yabancı güçler , Mustafa Kemal’in tutumundan oldukça rahatsız olmuşlardır , bu durum karşısında , o da , Amasya’ya geçmek zorunda kalır.”(7)
“Havza’dan hareket eden Mustafa Kemal ; aynı gün , 12 Haziran 1919 da Amasya’ya vardı. Havza’da onunla konuşup Amasya’ya dönen heyet , Mustafa Kemal’in , şehirlerine geleceği haberini Amasya’ya ulaştırmışlardı. 12 Haziranda , halk , onu , şehrin giriş tarafında , Gezirlik’te bekledi. Mustafa Kemal Heyetini getiren vasıtalar , saat 17’de göründü. İlk karşılaşma ve selamlaşmalardan sonra , Belediyeye gidildi. Orada , Belediyenin balkonundan , Mustafa Kemal , halk’a karşı ilk konuşmasını yaptı. Bu balkonda konuşan adam , artık , ne padişahın kulu , yaveri ; ne İstanbul Hükümetinin sözcüsü ; ne de sadece bir askerdir. Anadolu toprağına girdikçe , o , Anadolu halkıyla gittikçe kaynaşıyordu.

19 Haziran 2011 Pazar

Atatürk tarafından yazdırılmıştır

"Atatürk tarafından yazdırılmıştır: Yaşayan her şey bazı izler bırakır. Biz, onlardan bir mâna çıkarabilecek kadar zeki isek, bu izlerin bizim için bir anlamı olur."
Mustafa Kemâl ATATÜRK ,1937
Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatı, anıları, fotoğrafları, nutukları, mektupları, devrimleri

Atatürk Sözleri

"Söz konusu tabirler, uluslararası ilim sahasında kolaylıkla ilerlememize mânidir! Fen terimleri o suretle yapılmalı ki, mânaları ancak istenilen şeyi ifade edebilsin."

Mustafa Kemâl ATATÜRK


Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatı, anıları, fotoğrafları, nutukları, mektupları, devrimleri

16 Haziran 2011 Perşembe

Her Güne Atatürk Sözü - Sayfa 22 - Yaşam Oyunu - Ezber Bozan Sıradışı Hareketler

Her Güne Atatürk Sözü - Sayfa 22 - Yaşam Oyunu - Ezber Bozan Sıradışı Hareketler: "'Söz konusu tabirler, uluslararası ilim sahasında kolaylıkla ilerlememize mânidir! Fen terimleri o suretle yapılmalı ki, mânaları ancak istenilen şeyi ifade edebilsin.'

Mustafa Kemâl ATATÜRK

- Google Araç Çubuğu kullanılarak gönderildi"

15 Haziran 2011 Çarşamba

Kitap Özetleri, Kitap Özeti: Atatürk Sizsiniz Kitap Özeti

Kitap Özetleri, Kitap Özeti: Atatürk Sizsiniz Kitap Özeti: "KİTABIN ÖZETİ: Günümüzde, Atatürkçülük değişik yönleriyle değişik bilim adamları, yazarlar, sanatçılar ve vatandaşlarımız ..."

kitap özetleri, kitap özeti, kitaplar, yeni çıkan kitaplar, romanlar, hikayeler, biyografiler, kitap oku, bedava kitap

10 Haziran 2011 Cuma

Atatürk Sözleri - Atatürk Sözü

"Gazeteler, kanunun ve umumun menfaatlerinin aksine muamelelere şahit ve vakıf oldukları takdirde gerekli yayında bulunmalıdırlar."

Mustafa Kemâl ATATÜRK ,1923

9 Haziran 2011 Perşembe

Atatürk'ün Yaşam Öyküsündeki Olaylar Dizini


YAŞAM ÖYKÜSÜNDEKİ OLAYLAR DİZİNİ 


 1881-1908
19 Mayıs 1881 - Ali Rıza Efendi ile Zübeyde Hanım'ın "MUSTAFA" adını verdikleri çocukları, Selanik Kasımiye Mahallesi, Islahane Caddesi'ndeki evde, bugün müze olarak kullanılan iki katlı pembe evde dünyaya geldi.

Sen varsın Atatürk'üm sen varsın


SEN VARSIN ATATÜRK'ÜM HER ŞEYİMİZDE
Bu gün yatağımdan hür kalkıyorsam
Ekmeğim ak suyum berraksa,
Ağaçlar çiçek açıyor
Topraklar ısınabiliyorsa,

Atatürk Şiirleri - Resim

RESİM
Her gün,
Enginlerden engin,
Yücelerden yüce
Bir duygu sarar bizi,
Bu sınıfa girince.
Yanda, bir uçtan bir uca

Mustafa Kemal'i düşünüyorum

MUSTAFA KEMAL'İ DÜŞÜNÜYORUM
Mustafa Kemal'i düşünüyorum;
Yeleleri alevden al bir ata binmiş
Aşıyor yüce dağları, engin denizleri,
Altın saçları dalgalanıyor rüzgârda,

MUSTAFA KEMAL'E GİDEN YOL

MUSTAFA KEMAL'E GİDEN YOL
Karşıda bir ışık, bir ümit yolu
Kollarımı yarına güvenle açacağım,
Karşıda bir ışık, bir ümit yolu
Bırakın, Mustafa Kemal'e varacağım.
Ellerimi uzatıyorum, daha ötede
Son duraktan biraz daha ötede

MUSTAFA KEMAL'IN GÖK YAZILARI


MUSTAFA KEMAL'IN GÖK YAZILARI
Ben Mustafa Kemal, elimde tebeşir, Kocaman,
Mavicek bebelerin, ak kızların,
Taş ninelerin, çatal dedelerin gözleri, kocaman,
Bir 1O Kasım gecesi

MUSTAFA KEMAL SESLENSE

MUSTAFA KEMAL SESLENSE
Yüzyıllar öncesinden
Yüzyıllar sonrasından sesleniyorum size
Ben Mustafa Kemal'im heyy...
Ben Mustafa Kemal'im.

Elleri konuşuyor Mustafa Kemal'in

MUSTAFA KEMAL'İN ELLERİ
Elleri konuşuyor Mustafa Kemal'in;
Zaferi, barışı yaratmış elleri.
Hürriyeti, saadeti, adaleti
Sevgiyle dağıtmış elleri.

MUSTAFA KEMAL'LER TÜKENMEZ

MUSTAFA KEMAL'LER TÜKENMEZ
Tükenir elbet gökte yıldız, denizde kum tükenir
Bu vatan bu topraklar cömert
Kutsal bir ateşim ki ben sönmez
İnanın Mustafa Kemal'ler tükenmez
Ben de etten kemiktendim elbet
Ben de bir gün geçecektim elbet

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN ASKERÎ HAYATI



   Şam'da 5. Ordu'nun emrinde kaldığı üç yıl içinde Suriye'nin hemen her yerini görevle dolaşmış, memleket idaresindeki aksaklıkları, ordunun eğitim ve öğretimindeki eksiklikleri daha da yakından görmüştü. Mustafa Kemal, burada 1906 yılı Ekim ayı içinde güvendiği bazı arkadaşlarıyla gizli olarak "Vatan ve Hürriyet Cemiyeti"ni kurdu. Bu arkadaşlarıyla beraber Beyrut, Yafa ve Kudüs'te de kurdukları cemiyeti genişletti. Bir ara gizli olarak Mısır ve Yunanistan yoluyla Selânik'e geçerek burada da "Vatan ve Hürriyet Cemiyeti"nin bir şubesini açtı ve tekrar Şam'a döndü. Şam'dan ayrılması hükûmetçe duyuldu ise de âmirleri kendisini koruduğundan bir ceza yoluna gidilmedi. Bir süre daha Şam'da kaldı. Bu sıralarda 20 Haziran 1907 tarihinde Kolağası (kıdemli yüzbaşı) oldu ve Şam'daki Ordunun Kurmay Başkanlı'ğında bir göreve getirildi.

   Mustafa Kemal, 13 Ekim 1907'de merkezi Manastır'da bulunan 3. Ordu Karargâhına atandı. Bu Karargâhın Selânik'teki şubesinde çalışmak üzere Selânik'e geldi. Bu sıralarda Selânik'teki "Vatan ve Hürriyet Cemiyeti" üyelerini de içine almış olan ittihat ve Terakki Cemiyeti" faaliyet halinde idi. Mustafa Kemal de Selânik'e

Ben Mustafa Kemal’im

BEN MUSTAFA KEMAL’İM 

Ben Mustafa Kemal’im,
Çağın gerisinde kaldıysa düşüncelerim,
Hala en hakiki mürşit değilse ilim,
Kurusun damağım dilim,
Özür dilerim,Unutun tüm dediklerimi
Yıkın diktiğiniz heykellerimi..

Özgürlük hala

Kemal'im - İbrahim Sevindik ( Şiir )

KEMAL`İM

Ülkemin adını gavur koydular
Şöyle etrafıma baktım şaştım,tanıyamadım
Karasakal,yeşil cüppe,başta sarık,alışamadım
Gel Kemal`im gel ülken arıyor seni
XXX
Bana öğretilen din;gönüldedir,haldedir
İnsan ayırmamalı,her yaratılan kardeştir
Şimdi bu benlik neden?Acep bilmem ne iştir
Gel Kemal`im gel ülken arıyor seni
XXX

8 Haziran 2011 Çarşamba

Atatürk Sözleri - Atatürk Sözü

"Ben, binbir müşkül karşısında yılacak bir insan olsa idim büyük işlerin rehberliğinde, milletim beni yaya bırakırdı. Milletimin iyi niyetine daima minnettarım."

Mustafa Kemâl ATATÜRK