Atatürk

Atatürk
Atatürküm

Ben Mustafa Kemal'im

Ben Mustafa Kemal'im
Ben Mustafa Kemal'im

24 Kasım 2011 Perşembe

Mudanya Ateşkes Antlaşması ve maddeleri

Mudanya Ateşkes Antlaşması ve maddeleri

Mudanya Ateşkes Antlaşması’nın imzalanmasının nedenleri
(Ateşkes antlaşmasının imzalanmasında etkili olan konular)

- Yunanistan’ın Türk ordusu karşısında kesin olarak yenilgiye uğraması
- İngiliz kamuoyunun sonu belirsiz bir savaş istememesi
- İngiltere’nin Türkiye ile yeni bir savaş olasılığı karşısında yalnız kalması
- Fransa ve İtalya’nın Türkiye ile yeniden bir savaşa girmek istemeyişi
- Mustafa Kemal’in barışçı diplomatik girişimleri
- Rusya’nın Boğazlar üzerinde olası bir savaşta Türkiye’yi destekleyeceğini dünyaya ilan etmesi

Mudanya Ateşkes Antlaşması (11 Ekim 1922)

Ateşkes görüşmeleri için Türkiye, İngiltere, Fransa ve İtalya temsilcileri Mudanya’da bir araya geldiler. TBMM, ateşkes görüşmelerine Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa (İnönü) başkanlığında bir heyet gönderdi.

Montrö Boğazlar Sözleşmesi

Montrö Boğazlar Sözleşmesi (20 Temmuz 1936)

Boğazlar sorununun gelişim süreci.

Türkler XIV. yüzyıldan başlayarak Boğazlara egemen olmuşlardır. Birinci Dünya Savaşı sonuna kadar Boğazları başarılı bir şekilde savunmuşlar ve boğazlar üzerindeki egemenliğini yitirmemişlerdir.

Balkan Antantı

Balkan Antantı




Balkan Antantı (9 Şubat 1934)

Balkan Antantı’nın kurulma nedenleri:
- 1933’ten itibaren Almanya, İtalya ve Japonya’nın dünya barışını tehdit etmeye yönelik politika yapmaya başlamaları
- Hızlı silahlanma yarışı
- Almanya ve İtalya’nın Balkan topraklarına saldırma ihtimalleri

Ankara Antlaşması

Ankara Antlaşması (20 Ekim 1921)

Güney Cephesi’nde başlatılan Kuva-i Milliye direnişi, Fransızları bir çok yerde geri çekilmek zorunda bırakmıştı. Fransızlar, Güneydoğu Anadolu ile Çukurova’da giriştikleri işgalin artık gerçekleşemeyeceğini anladılar. Bu nedenle TBMM Hükümeti ile anlaşma yapmak üzere harekete geçtiler.

1920 Haziran ayında Fransız temsilcisi Franklin Bouillon Ankara’ya geldi. Fransızlarla TBMM arasında geçici bir antlaşma imzalandı. Bu arada, Fransız kamuoyu da Türk Kurtuluş Savaşı’nı destekliyordu. Bu sırada Yunanlılar yeni bir saldırıya hazırlanırken, Fransa bu saldırının sonucunu beklemeye karar verdi.

Sakarya Savaşı’nın kazanılmasından sonra Fransa, TBMM’nin başarısına ve kalıcılığına kesin olarak inandı ve barış görüşmelerine başlandı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti ile Fransa arasında 20 Ekim 1921’de Ankara Antlaşması imzalandı.

Ankara Antlaşması’nın tarihi: 20 Ekim 1921

Kars Antlaşması - Kars Antlaşması’nın maddeleri

Kars Antlaşması (13 Ekim 1921)

Sakarya Meydan Muharebesi’nin kazanılmasından sonra, Sovyetler Birliği’ne bağlı Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan ile TBMM Hükümeti arasında 13 Ekim 1921’de Kars Antlaşması imzalandı.

Kars Antlaşması, Moskova Antlaşması’nın hükümlerine dayanıyordu. Ancak, Doğu sınırlarımız ile ilgili bazı konular Moskova Antlaşması’nda giderilememişti.

Kars Antlaşması’nın maddeleri

- Taraflar birbirine zorla anlaşma benimsetmeyecek.
- Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan kapitülasyonların kaldırıldığını kabul edecek.
- Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan Türkiye’nin tanımadığı bir anlaşm

Moskova Antlaşması (16 Mart 1921)

Moskova Antlaşması (16 Mart 1921)

Rusya’da komünist ihtilalin çıkması ve Rusya’nın savaştan çekilmesi İtilaf Devletleri’nin işine gelmemiş, Sovyet Rusya’ya karşı tavır almışlardı. Rusya ise güneyden ve Boğazlar’dan gelebilecek herhangi bir tehlikeye karşı güneyinde sağlam ve dost bir devlet görmek istiyordu. TBMM’nin de müttefik bir güce ihtiyacı vardı.

Gümrü Antlaşması

Gümrü Antlaşması (2-3 Aralık 1920)

Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan sonra toplanan Paris Barış Konferansı’na Ermeni temsilcileri de çağırılmıştı. Bu durum Ermenilere, Büyük Ermenistan hayalini gerçekleştirme fırsatını vermişti. İngiltere bağımsız bir Ermeni Devleti kurulmasını istiyordu. İtilaf Devletleri’nin de onayını alan İngilizler, Sevr Antlaşması’na Ermeni Devleti’ni öngören bir madde koydurttu.

Paris Barış Konferansının tarihi, alınan kararlar, sonucu ve önemi

Paris Barış Konferansı

Paris Barış Konferansının tarihi, alınan kararlar, sonucu ve önemi.

1918 yılı sonbaharında Bağlaşma Devletleri birbiri ardınca bırakışma anlaşmaları imzalayıp savaştan çekildiler. Bunun üzerine onlarla yapılacak barışların ilkelerini saptamak için Paris’te büyük bir konferans toplandı.

18 Ocak 1919’da toplanan Paris Barış Konferansı’na 32 ülkenin temsilcileri katıldı. İngiltere ve Fransa, ilk günden itibaren konferansı kendi denetimleri altına aldılar. Konferansın amacı, savaşı kaybeden devletlerle yapılacak barışın koşullarını görüşmekti. İngilizler ve Fransızlar, konferansa Yunanlıları davet ederek, Osmanlı Devleti’nde nüfus yönünden çoğunluk oluşturdukları bölgeler üzerinde haklarını savunmalarını istediler.

Devletler arası ilişkilerin yalnız karşılıklı çıkarlara dayandığını gösteren en güzel örneklerden biri bu konferansta geçen olaylardır. Savaş sırasında yendikleri devletlerden neler kopartacaklarını, özellikle Osmanlı ülkesini nasıl

Mondros Ateşkes Antlaşması

Mondros Ateşkes Antlaşması


1918 yılı sonlarına doğru İttifak Devletlerinin savaşı kazanma umutları kalmamıştı. Haziran 1918’de Berlin’den dönen Sadrazam Talat Paşa, Alman ve Bulgar cephelerindeki yenilgiye tanık olmuştu. 29 Eylül 1918’de Bulgaristan savaştan çekilince, Osmanlı Devleti’nin Almanya ile bağlantısı kesilmiş, Trakya ile İstanbul, Yunanistan üzerinden gelebilecek saldırılara açık kalmıştı. Zaten, artık kendine bile yetişemeyen ekonomisi ile Almanya’nın, Osmanlı ordusuna askeri malzeme yollaması da tamamen olanaksız duruma gelmişti. Bu arada Almanya’da 3 Ekim 1918’de ateşkes anlaşması önerisinde bulundu. Öte yandan İngilizlerin Filistin’de başlayan saldırıları sonucu, Şam ve Beyrut İngilizlere bırakılmıştı. Bu cephede VII. Ordu kumandanı olan Mustafa Kemal Paşa, İngilizlerin ilerleyişini durdurmak amacıyla Halep’in kuzeyinde savunma hattı kurmaya çalışıyordu.

Versay Antlaşması

Versay Antlaşması


Versailles (Versay) Barış Antlaşması (28 Haziran 1919)

İtilaf Devletleri ile Almanya arasında imzalanmıştır.

Bu antlaşmaya göre;

1- Almanya Alsas-Loren’i Fransa’ya bıraktı.
2- Topraklarının bir kısmını Belçika, Polonya, Çekoslovakya ve Litvanya’ya vermek zorunda kaldı.

Nöyyi Antlaşması

Nöyyi Antlaşması


Neuilly (Nöyyi) Antlaşması (27 Kasım 1919)

İtilaf Devletleri ile Bulgaristan arasında imzalanmıştır.

Bu antlaşmaya göre Bulgaristan;

1- Güney Dobruca’yı Romanya’ya bırakacaktır.

Sen Jermen Antlaşması

Sen Jermen Antlaşması


Saint Germain (Sen Jermen) Antlaşması (10 Eylül 1919)

İtilaf Devletleri ile Avusturya arasında imzalanmıştır.

Bu antlaşmaya göre;

1- Avusturya-Macaristan İmparatorluğu parçalanarak, Avusturya ve Macaristan adıyla iki ayrı devlet haline getirildi.
2- Avusturya ve Macaristan toprakları üzerinde Çekoslovakya kuruldu.

Atina Antlaşması

Atina Antlaşması


Atina Antlaşması (14 Kasım 1913)

II. Balkan Savaşı sonunda Osmanlı Devleti ile Yunanistan arasında imzalanmıştır.

İstanbul Antlaşması

İstanbul Antlaşması (29 Eylül 1913)

İstanbul Antlaşması (29 Eylül 1913)

İkinci Balkan Savaşı sonunda Osmanlı Devleti ile Bulgaristan arasında imzalanmıştır.

Bükreş Antlaşması

Bükreş Antlaşması (10 Ağustos 1913)


Bükreş Antlaşması (10 Ağustos 1913)

Balkan Savaşı’nı bitiren antlaşmalardan biridir.

Bulgaristan ile diğer Balkan devletleri olan Yunanistan, Sırbistan, Karadağ ve Romanya arasında imzalandı. Bulgaristan, dört Balkan devletine de toprak vererek Balkanlar’daki üstünlüğünü kaybetti.

Londra Antlaşması

Londra Antlaşması


Londra Antlaşması (30 Mayıs 1913)

Birinci Balkan Savaşı sonunda imzalanmıştır.

1912 yılı sonunda büyük devletlerin aracılığıyla Londra’da bir konferans düzenlendi. Bu konferansta Balkan devletleri, Edirne dahil bütün Rumeli’yi Osmanlılardan istedi. Kâmil Paşa Hükümetinin, Edirne’den vazgeçmeye karar verdiğini düşünen İttihat ve Terakki Partisi, düzenlediği Babıâli Baskını ile yönetimi ele geçirdi (1913). Mahmut Şevket Paşa başkanlığında kurulan yeni hükümet, Balkan devletlerinin isteklerini kabul etmeyerek savaşa devam etti. Ancak Edirne ve Yanya’nın düşmesi neticesinde Osmanlı Devleti barış istemek zorunda kaldı. 30 Mayıs 1913’te Londra Antlaşması imzalandı.

Amasya Genelgesi

Amasya Genelgesi (21-22 Haziran 1919)
Amasya Genelgesi’nin ulusal egemenliğe dayanan, tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini oluşturan ilk kuruluş belgesi olması nedeniyle de Türk tarihinde ayrı bir yeri ve önemi vardır.

Erzurum Kongresi

(23 Temmuz-7 Ağustos 1919) Erzurum Kongresi

Anadolu’da milli mücadele birliğinin kurulmasının ikinci adımı Erzurum Kongresi ile atıldı. Amasya Genelgesi’nden sonra İstanbul ve askerlikle ilişkisi kesilen Mustafa Kemal’e, Kazım Karabekir başta olmak üzere Anadolu’daki komutanlar ve mülki amirlerin büyük çoğunluğu verdikleri desteği sürdürmeye devam ettiler.

Sivas Kongresi

Atatürk Kongreleri

Sivas Kongresi (4-11 Eylül 1919)

Amasya Genelgesi’nde Sivas Kongresi, milli bir kongre olarak öngörülmüştü. Erzurum Kongresi’nin sona ermesinden sonra kongre ile ilgili çalışmalar yapılıyordu. Bu arada, kongrenin yapılacağını haber alan Fransızlar, kongreye karşı bazı önlemler alıyordu. Fransız Binbaşı Brunot, kongrenin toplanması halinde Sivas Valisi Reşit Paşa’ya şehrin işgal edileceğini söylemişti. Hatta, Elazığ Valisi Ali Galip, yapılacak kongreyi basmakla görevlendirilmişti. Tüm engellemelere rağmen, kongre 4 Eylül 1919’da bugün lise olarak kullanılan binada saat 15:00’de toplandı.

24 Kasım Öğretmenler Günü

Okullarda öğretim görevini ve güvenilir ellere teslimini, memleket evlâdının, o görevi kendine hem bir meslek, hem bir ülkü sayacak üstün ve saygıdeğer öğretmenler tarafından yetiştirilmesini temin için öğretmenlik, diğer serbest ve yüksek meslekler gibi, aşama aşama ilerlemeye ve her halde refah teminine elverişli bir meslek haline konulmalıdır. Dünyanın her tarafında öğretmenler, toplumun en özverili ve saygıdeğer unsurlarıdır. 1923 (Atatürk’ün S.D.I, s.289)

Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatı, anıları, fotoğrafları, nutukları, mektupları, devrimleri

20 Kasım 2011 Pazar

Atatürk'ün Bilim ve Teknoloji Hakkında Söyledikleri

Atatürk’ün bilim ve teknoloji ile ilgili sözleri:

İlim ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cahilliktir, doğru yoldan sapmaktır.Yalnız ilmin ve fennin, yaşadığımız her dakikadaki safhalarının gelişimini anlamak ve ilerlemeleri zamanında takip etmek şarttır.

Bin, iki bin, binlerce yıl önceki ilim ve fen lisanının koyduğu kuralları, şu kadar bin yıl sonra bugün aynen uygulamaya kalkışmak elbette ilim ve fennin içinde bulunmak değildir.

Milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkar etmek olur.

Her işin esas hedefine kısa ve kestirme yoldan varmak arzu edilmekle beraber, yolun kabul edilebilir; mantıki ve özellikle ilmi olması şarttır.

19 Kasım 2011 Cumartesi

Atatrük'ün Öğretmenler için sözleri

Öğretmenler günü için güzel sözler, öğretmenler günü için özlü sözler, Atatürkün öğretmenler için söylediği sözleri, öğretmenler günü için büyük sözler






EĞİTİM - ÖĞRETİM VE ÖĞRETMEN ÜZERİNE
ÖZLÜ SÖZLER

Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. (Atatürk)

***

16 Kasım 2011 Çarşamba

Kemalizm nedir? - Rıza Zelyut Köşe Yazısı

Kemal Atatürk'ün yaptıkları ve düşünceleri üzerine konuşanlar ve yazanlar; ikide bir Kemalizm'den söz ederler.
Lakin; bu terimi kullananların çoğunun bunun anlamını tam bildikleri kuşkuludur.
Kemalizm; Kemal isminden, Fransızca '-isme' ekiyle (okunuşu: izm) türetilmiş başka bir isimdir.
Türkçeye; 'Kemalcilik' diye çevirebiliriz bunu. Kemaliste ise; 'Kemalci' diyebiliriz.
Sözcüğü böyle çerçevelesek de bunun içeriği hakkında yorumlar çeşitlidir.
Kimileri; Kemalizm ile Atatürkçülüğü aynı görür iken; kimileri de Kemalizmi, Atatürkçülükten daha geri; antidemokratik bir akım ve hareket gibi göstermektedir.

NE ZAMAN KULLANILDI?
Kemalizmin ne demek olduğunu anlamak için; bu terimi kimlerin; hangi amaçla kullandığını bilmek gerektir.
Kemalizm sözcüğünü ilk kullananlar; 1919'dan itibaren Türkiye'yi işgal eden İngilizler ile Fransızlar oldular.
İngilizler; Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu'da halkın bir kısmını örgütleyerek işgale karşı direniş başlattığını görünce; bu hareketi; önderinin ismine göre adlandırdı. Böylece, 1920'lerden itibaren Kemalizm sözcüğü Mustafa Kemal çevresinde birleşerek vatanı ve bağımsızlığı kurtarmaya çalışanlara verilmiş genel bir ad oldu. Bu adlandırma Batı'da ortak bir kabul gördü.
***
Bu aşamadan baktığımızda görürüz ki Kemalizm; Batılı işgal güçlerine karşı direnişin ideolojik ve politik terimi olarak belirginleşir.
Bu anlamda Kemalizm; batı sömürgeciliğine ve onun son biçimi olan emperyalizme karşıdır. Doğu'ya yönelik Haçlı saldırısına karşı direnişin de adıdır Kemalizm.
Kemalizm; ulusal kurtuluş savaşı vererek bağımsızlığını kazanma yolunda yürümenin de bir başka ismi sayılabilir. Bu haliyle de küresel bir terim niteliği kazanır.

15 Kasım 2011 Salı

Esin Avşar ♫ Yıkın Heykellerimi ♫ Nostalji Treni Bu günüm, sendendir Atatürk


Esin Avşar ♫ Yıkın Heykellerimi ♫ Mr.Nostalji Treni
Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatı, anıları, fotoğrafları, nutukları, mektupları, devrimleri

14 Kasım 2011 Pazartesi

Atatürk ve Soykırım - Işık Kansu

 CHP'de kimse yokmuş gibi.Tunceli'den seçtirdiler CHP'Iİ olmayan Hüseyin Aygün'ü.O da gitti.
10 Kasım'da cemaatçilerin Zaman gazetesine konuştu.
Söylediklerini özetleyelim.
Dersim isyanı diye bir şey gerçekte yokmuş.Sonradan icat edilmiş.Ordu harekât yapınca insanlar kendini korumak için silahlanmış.1937 1938'dejenosite.soykırım.varan bir operasyonla Dersim meselesi tarihe havale edilmiş.
Atatürk Dersim'de yapılan katliamdan haberdarmış...
Hüseyin Aygün'ün dediklerinden şu anlam çıkıyor.Atatürk emir verdi.durup dururken ordu Tunceli'ye harekât yaptı.insanlar öldürüldü.Sonuç.Atatürk.soykırım düzenleyen cani bir diktatördü.Bu mu yani.
CHP'nin ve de Hüseyin Aygün'ün Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu.bu sonuca katılıyor ve katlanıyor musunuz.Öğrenmek hakkımızdır.

Hayır kardeşim, Atatürk’ü eleştiremezsin - Can Ataklı

 Sevgili okurlar; Cumhuriyetimizin kurucusu büyük önder Atatürk’ün ölüm yıldönümü 10 Kasım nedeniyle Türkiye sevgisizi bir güruhun “eleştiri” adı altındaki saldırılarını izlemeye maruz bırakıldık. Elbette ilk kez olmuyor ama işin tadının kaçtığını söylemeliyim. Buna tahammül etmek artık çok güçleşiyor.

Tarihi kişilikler

Çok açık ve net söylüyorum. Atatürk eleştirilemez. Sadece Atatürk mü? Fatih de, Kanuni de, Abdülhamit de eleştirilemez. Hazreti Muhammed de, Hazreti İsa da, Galile de, Abraham Lincoln de, Churchill de eleştirilemez. Çünkü bunlar tarihi kişiliklerdir, eleştirilmezler ama yaptıklarının sonuçları irdelenebilir.

Yaşayan eleştirilir

Eleştiri, henüz yaşayanlara, icraatı olanlara yöneliktir. Çünkü eleştiri devam etmekte olan hayatın bir parçasıdır ve hatayı düzeltmeye yöneliktir. Yaptıklarıyla toplumda iz bırakmış olanları eleştiremezsiniz çünkü o eleştirilerin bir sonucu olmaz. O zaman yapılan eleştiri değil karalamadır, aşağılamadır, sevgisizliktir.

İnsan Atatürk

Türkiye sevgisizi güruhun en kolay sarıldığı kavramlardan biri “Atatürk de insandı” söylemi. Bu kavrama dikkat ediniz. Eğer biri söze “Atatürk de insandı” diye başlıyorsa biliniz ki ona hakaret edecektir, aşağılamaya kalkacaktır. “Atatürk de insandı” sözü bu çirkin zihniyetin bir sembolü olmuştur. Bunu biliniz.

Sonuçlar önemlidir

Tarihe mal olmuş, ülkelerinin kaderlerini tayin etmiş kişiler yaptıklarının sonuçlarıyla değerlendirilir. Batmış bir imparatorluğun küllerinden yepyeni bir Cumhuriyet yaratan kişinin sigara ve içki içiyor olmasının hiçbir önemi yoktur. “İnsan Atatürk” yaratmaya ve bunun üzerinden tartışmaya kalkışmak ahmaklıktır.

Tarih neyi yazar?

Tarih insanlık için önemli işler yapan, çağ değiştiren, devrim gerçekleştiren insanların “özelini” irdelemez, yaptıklarının sonuçlarına bakar. Fatih “evlat katline icazetle” değil İstanbul’u fethetmesi ve İslam’ı Batı sınırlarına dayamasıyla anılır. Churchill’in cinsel tercihi değildir önemli olan 2. Dünya Savaşı’ndaki stratejisidir.

Atatürk’ün yaptıkları

‘Atatürk’ü Tartışmak’ - Deniz Kavukçuoğlu

 ‘Atatürk’ü Tartışmak’ - Deniz Kavukçuoğlu 


Deniz Kavukçuoğlu'nun kalemine beynine sağlık.
Atatürk bizim milli liderimiz... Onu anlıyorsak gerçekten ülkemizi hatta insanlığı ileri adımlar arttıracak yenilikler yaratabilmeliyiz.

Kişi ve oluşumlar fikirlerinin desteklenmesi için 'Atatürk'te böyle isterdi' söylemini bırakmalı Atatürk'ü bir meta olarak kullanmaktan vazgeçmelidir.

Aslında bu söylemler Atatürk'ü ne denli içlerine sindiremediklerinin, onu öğrenemediklerinin göstergesidir.
'Atatürk hazır bir malzemedir.. Biz bunla yürür gideriz!..' diyenler artık bu yanılgıdan dönsünler.

Yazık ki, Atatürk'ün yolunda yürümeyi beceremeyen bizlerin yeni yollar yaratması, bulması sadece hayal.

Atatürk yolu; insan, ülke ve dünya için atılacak adımlarla yürünebilir.



Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatı, anıları, fotoğrafları, nutukları, mektupları, devrimleri

Atatürk ve Diktatörlük... - Alev Coşkun

“Şimdi Mustafa Kemal ne yapacaktı? Herkesin ağzındaki veya vicdanındaki sual bu idi. Eski şark geleneklerinde böyle bir komutan hanedanı devirir, tahta geçerek kendi hanedanını kurar. Acaba böyle mi yapacaktı? Atatürk padişah olmayı reddetti. Akla dayanan laik Cumhuriyeti kurdu. Diktatörlük bu mudur?

Atatürk’ün devrimlerini özümseyemeyenler, onun bir diktatör olduğunu ileriye sürerler.

Gazetelerde köşeleri tutmuş kimi yazarlar ve bilgileri kendilerinden “menkul” kimi TV yorumcuları bu yıl Atatürk ve diktatörlük tezine sarıldılar.

Öncelikle şurasını belirtelim ki, dünyanın hiçbir uygar ülkesinde bu derece önemli ve bilimsel konular TV’lerde böyle yavan-yavan tartışılmaz.

Bu noktada Falih Rıfkı Atay’ın “Cumhuriyetçi” adlı makalesine değineceğim.

1923 öncesi ve sonrası günleri bizzat yaşamış olan ünlü yazar Atay, bu makalesine Cumhuriyetin ilan edileceği günlere değinerek başlar ve önemli bir soru sorar. Şöyle ki:

“Şimdi Mustafa Kemal ne yapacaktı? Herkesin ağzındaki veya vicdanındaki sual bu idi.

Eski şark geleneklerinde böyle bir komutan hanedanı devirir, tahta geçerek kendi hanedanını kurar. Acaba böyle mi yapacaktı?

Artık kılıcını yerine koyarak yeni padişahın hükümetince ona verilecek hizmeti almalıdır. Yapacağı şey bu mu idi?”

Falih Rıfkı, bu önemli yazısını şöyle sürdürür:

“Mustafa Kemal’in devrimci ve uygarlıkçı düşünüş ve karakterini bilen eski kafalıların korkusu, onun işbaşından çekilmeyerek halife ve kadı, şeriye ve medrese sistemini yıkmaya kalkışması, Tanzimat’tan beri bir türlü çözülemeyen ‘Batı uygarlığına mı gideceğiz, Doğu medeniyetinde mi kalacağız?’ konusunu ele alması ve bütün şan ve şerefini ortaya atarak eski gelenekleri ve görenekleri yıkması idi.

Hatta Meclis’e zafer haberi gelir gelmez sarıklı milletvekillerinden biri:

- Yunanlıdan kurtulduk, iyi... Bakalım Mustafa Kemal’den nasıl kurtulacağız? demişti.” (Babamız Atatürk, s. 86)

Atay’ın dediği gibi kolaylıkla padişah olurdu. Ama o bir hanedan kurmak, padişah olmak yerine Cumhuriyetin ilanını sağladı.

Eğer padişah olsaydı, o dönemde bütün halk da çok memnun olur ve yeni padişah Mustafa Kemal’i içtenlikle alkışlardı. Ama Atatürk, işte o zaman diktatörlük “lakabına” kavuşurdu. Elinin tersiyle padişahlığı iten ve Cumhuriyeti kuran bir lidere diktatör denilebilir mi?

11 Kasım 2011 Cuma

10 Kasım Öncesi ve Sonrası Atatürk'ün Vefatı

10 Kasım Öncesi ve Sonrası Atatürk'ün Vefatı

Orhan Erinç'in yayına hazırladığı "10 Kasım Öncesi ve Sonrası Atatürk'ün Vefatı" Cumhuriyet Kitapları'ndan çıktı.
Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ü sonsuzluğa uğurlayışımızın 73'üncü yılındayız. Aradan geçen sürede Cumhuriyet ve laiklik karşıtlarının sürekli çabaları ne yazık ki kafalarda çeşitli soruların doğmasına yol açtı. Özellikle laiklik karşıtlarının küçümseme, zaman zaman da hakarete varan yalanlarla

10 Kasım 2011 Perşembe

Microsoft'un Bing'i Anıtkabir ile açılıyor!

 Microsoft’un arama motoru Bing’in İngiltere’deki açılış sayfasında 10 Kasım dolayısıyla interaktif Anıtkabir görseline yer verildi.
Bing, 10 Kasım’da 13 milyon kullanıcısını Anıtkabir görüntüsü ve ulu önder Mustafa Kemal Atatürk hakkında bilgiler ile karşılıyor. Bing İngiltere’nin ana sayfa editörü Alexander McNamara’nın geçen Ağustos ayında karar verdiği ve o günden beri içerik ve görsel seçimi için çalıştığı bu sayfa ile İngiltere’de milyonlarca kişi Atatürk ile tanışma fırsatı buluyor.

Ülkü Adatepe, Ata ile hatıralarını filme alacak

 Manevi kızı film yapacak


Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi kızı Ülkü Adatepe, Ata ile hatıralarını filme alacak.
Adatepe, “Film yapımcıları ile görüşüyorum. Ölmeden önce bu projeyi hayata geçirmek istiyorum” dedi.




Hatıralarını beyaz perdeye yansıtacak
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi kızı Ülkü Adatepe, Atatürk’le çocukluğunu ve Atatürk’ten sonraki hayatını konu alacak bir sinema filmi üzerinde yapımcılarla görüştüğünü söyledi. Ülkü Adatepe, “Atatürk Türk gençliğine nasıl inanmışsa, ben de öyle inanıyorum. O kadar büyük bir sevgiyle karşılaşıyorum ki çok mutlu oluyorum. Anlattığım şeylere bazı çocuklar ağlıyor, ’gitme’ diye bana sarılıyorlar” diye konuştu. Atatürk’le çocukluğunu ve Atatürk’ten sonraki hayatını konu alacak bir sinema film düşündüğünü belirten Adatepe, şöyle devam etti: “Film yapımcıları ile görüşüyorum. İnşallah ölmeden önce bu projemi hayata geçirmek istiyorum. Senaryosunu henüz yazmadık ancak ben hatıralarımı anlatacağım, senaryosunu beraber yazacağız.”

Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatı, anıları, fotoğrafları, nutukları, mektupları, devrimleri

Gözleri Çelik Mavisi

 "Gözleri Çelik Mavisi"

Fahri Özdemir'in koleksiyonunda yer alan 11 bin 500 Atatürk fotoğrafından seçilen ve daha önce hiç yayınlanmadığı belirtilen 250 fotoğraf, "Gözleri Çelik Mavisi" başlıklı sergide görülebilecek.
Çankaya Belediyesi, Kırmızı Yayınları ve TOBAV (Devlet Opera ve Balesi Çalışanları Vakfı)'ın katkılarıyla gerçekleştirilecek olan sergi bugün saat 18.00'de Çağdaş Sanatlar Merkezi'nde açılacak.
Sergi 16 Kasım akşamına kadar sürecek.

Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatı, anıları, fotoğrafları, nutukları, mektupları, devrimleri

Atatürk harbe giderken hangi duayı ederdi?

Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün manevi kızı Ülkü Adatepe, Atatürk'ün harbe giderken daima iki elini açıp 'Allah'ım sen Türk milletini hiçbir zaman esir etme' diye dua ettiğini söylediğini bildirdi.Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, ebediyete intikalinin 73. yılında yurdun çeşitli yerlerinde düzenlenen törenlerle anıldı.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, ebediyete intikalinin 73. yılında yurdun çeşitli yerlerinde düzenlenen törenlerle anıldı.
Atatürk'ün ölümünün 73. yıl dönümünde, Şanlıurfa'daki ilk tören eski vilayet önündeki Atatürk Anıtı'nda düzenlendi. Vali Celalettin Güvenç, Garnizon Komutanı Tuğgeneral Veli Tarakcı, Belediye Başkanı Ahmet Eşref Fakıbaba ve diğer protokol üyelerinin Atatürk Anıtı'na çelenk sunmasının ardından Atatürk'ün sesinden 10. Yıl Nutku dinlendi.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasının arandan DSİ 15. Bölge Müdürlüğü Salonunda devam eden törende ''Atatürk Konulu Pul Sergisi''nin açılışı yapıldı.
Şanlıurfa Sosyal Bilimler Lisesince düzenlenen ''Atatürk'ü Anma Programı''nda ise ''sürpriz konuk'' olarak anons edilen Atatürk'ün manevi kızı Ülkü Adatepe sahneye çıkarak, Ulu Önder'le ilgili anılarını anlattı.
Atatürk'ün hayatında büyük bir önem taşıdığını ifade eden Adatepe, Büyük Önder'in yaşamına dair bir çok anıyı salondakilerle paylaştı. Atatürk'ün Dolmabahçe Sarayı'nda zaman zaman yakın dostlarıyla bir araya geldiğini ve kendisinin de bu ziyaretlere katıldığını anlatan Adatepe, ''Atatürk bazen efkarlanır, eski hikayelerini anlatırdı. Mesela harbe giderken daima dua ettiğini, iki elini açıp 'Allah'ım sen Türk milletini hiçbir zaman esir etme' diye dua ettiğini söylerdi'' dedi.
Şanlıurfa Valisi Celaletin Güvenç de ''Atatürk'ün son hatırası'' olan Adatepe'yi aralarında görmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Kalbimizdeki Güneş

 Kalbimizdeki Güneş

Yalnız Türk tarihinde değil, dünya tarihinde eşi az bulunur Büyük Adam Atatürk'ün en büyük meziyeti Türk milletinin büyüklüğünü çok iyi anlamış olmasındadır.
Yunus Nadi
Atatürk - Atatürk, vatanımızın ufkunda doğan bir güneşti. Gönülleri ezeli bir heyecanın hızı ile coşturan, gözleri ve müfekkireleri aydınlatan bir güneş. O aydınlık içinde karanlıklara gömülü binlerce ve binlerce yıllık şanlı ve şerefli Türk tarihinin kahramanlık destanlarile dalgalanan haşmetli geçmişile onun muhassalası bugünkü benliğimizi ve edebiyete namzed milli mukadderatımızın binlerce ve binlerce yıllık parlak geleceğini apaçık görmüştük.

Saat 09:05; yurtta hayat durdu

 Saat 09:05; yurtta hayat durdu

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ü ölümünün 73'üncü yılında yurttaşlar tarafından saygıyla anıldı.
Modern Türkiye'nin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk
AtatürkTüm Türkiye'de saat 09:05'te hayat durdu. İstanbul Boğaziçi Köprüsü'nde sürücüler saat 09.05'de araçlarını durdurarak saygı duruşunda bulundu.
Atatürk Havalimanı’nda büyük önder için havalimanı çalışanları, polisler ve yolcular saygı duruşunda bulundu. Atatürk Havalimanı’nda hayat iki dakika dururken yabancı yolcularda saygı duruşuna katıldı. Dış Hatlar Terminali Gidiş Katı’nda dev bir Atatürk resmi ve Türk bayrağı asıldı.







Kadıköy Bağdat Caddesi'nde sürücüler saat 09.05'de araçlarını durdurarak saygı duruşunda bulundu.













Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatı, anıları, fotoğrafları, nutukları, mektupları, devrimleri

9 Kasım 2011 Çarşamba

Modern Türkiye'nin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk: Mustafa Fehmi Kubilay / Menemen Olayı

Modern Türkiye'nin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk: Mustafa Fehmi Kubilay / Menemen Olayı: Cumhuriyet rejiminin 1925 yılındaki Şeyh Sait isyanından sonra tanık olduğu ikinci önemli irtica olayı... 23 Aralık 1930 "Kubilay Olayı",...

Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatı, anıları, fotoğrafları, nutukları, mektupları, devrimleri

Modern Türkiye'nin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk: ATATÜRK’e Göre Milli Birlik Ve Beraberlik

Modern Türkiye'nin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk: ATATÜRK’e Göre Milli Birlik Ve Beraberlik: ATATÜRK’E GÖRE MİLLÎ BİRLİK VE BERABERLİK Şef ve lider olarak Atatürk millî birliği en iyi değerlendiren, en faydalı şekilde ondan sonu...

Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatı, anıları, fotoğrafları, nutukları, mektupları, devrimleri

Yıkın Heykellerimi | Mustafa Kemal Atatürk



Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatı, anıları, fotoğrafları, nutukları, mektupları, devrimleri

ATATÜRK Moda' da Halkı Selamlarken "1935 Yılı "


Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatı, anıları, fotoğrafları, nutukları, mektupları, devrimleri
Atatürk Videoları

On Kasımlarda Yürümek



Atatürk'üm işte 10 Kasım yine
Dalgalanır ağaçlarla oğullar
Dalgalanır oğullarla nineler
Dalgalanır ninelerle genç kızlar
Özlemin ta yüreğime işlemiş

Atatürk'ün Naaşının Anıtkabire Taşınışı

Atatürk'ün Naaşının Anıtkabire Taşınışı
Nefeslerin Tutulduğu An







Tarih: 10 Kasım 1953. Mermer lahit sökülmüş betonlar kırılmış tabutu kaldıracak
zincirli makaralar lahit salonunun tavanına yerleştirilmişti. Cumhurbaşkanı Celal
Bayar, Meclis Başkanı Refik Koraltan, Başbakan Adnan Menderes ve devletin en
üst düzeyi, tabutun çevresindeler. ..


Atatürk'ün ölüm haberini veren gazete



10 Kasım 1938 Türkiye Cumhuriyeti'nin Kurucusu hayata gözlerini kapadı

10 KASIM - NOVEMBER 10


BÜYÜK ÖNDER ATATÜRK'Ü
SAYGI ve MİNNETLE ANIYORUZ
ATATÜRK'Ü ANMA GÜNÜ



10 Kasım 1938
Bayraklar yarıya indi.
Türkiye Cumhuriyeti'nin Kurucusu hayata gözlerini kapadı.
Unutmadık, Unutmayacağız
Atatürk'ün ölümü perşembe saat: 9:05
10 Kasım 1938 perşembe günü saat dokuzu beş geçe Dolmabahçe Sarayı'nda hayata gözlerini kapadı.
Türkiye Cumhuriyeti'nin Kurucusu, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk,
ölümünün yıldönümünde bütün yurtta, KKTC'de ve Türkiye'nin dış temsilciliklerinde törenlerle anılıyor.
ATATÜRK son yolculuğuna uğurlandığı
(törenlerden fotoğraflar - tıklayınız)
Atatürk served as the first president of the Turkish Republic until his death in 1938
(ceremonies funeral photographs)


10 Kasım 1953
Atatürk’ün naaşının Etnografya Müzesi’ndeki geçici kabrinden Anıtkabir’e nakledilmesi
www.tsk.mil.tr/anitkabir

Atatürk ve Geometri

Günümüzün bilim ve teknolojisinin bel kemiği olan matematik, kendine özgü doğulara, yanlışlara ve dile sahiptir. Bir dile sahiptir diyorum çünkü, sadece matematik ile yakından ilgilenenlerin anlayabileceği veya "üçgen, kare, dikdörtgen, çember, daire vb.." gibi herkesin yakından bildiği terimler ve çeşitli sembolik gösterimlere sahiptir matematik. Hiç düşündünüz mü, nereden geliyor bu terimler? Kim, neden üç kenarı olan kapalı eğriye üçgen adını vermiş diye. Bu konu üzerine bir araştırma yaptığınızda karşınıza çıkacak tek isim vardır ki O da şüphesiz önünde saygıyla eğildiğimiz, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'tür.

Cumhuriyetten önce çeşitli okullarda okutulmuş bir matematik kitaplarını incelerseniz; içlerinde Arap harfleriyle yazılmış formüller; müselles, murabba veya hatt-ı mümas gibi günümüz matematiğinde bir anlam ifade etmeyen bir çok terim görürsünüz. Günümüzde Atatürk sayesinde kullandığımız terimlere baktığımızda, bu eski Arapça terimlerin anlaşılmasının ve hatırlanmasının ne denli güç olduğuna siz de hak verirsiniz elbet. Bir düşünün "Müsellesin sathı yatalay, dikeley zarbının müsavatına müsavidir." Cümlesinden ne anlıyorsunuz? Belki anneanne ve dedelerimiz bize bu cümle içinden bir kaç kelimeyi günümüz Türkçe'sine çevirebilir ama bir çoğunuz gibi ben de bu cümleyi ilk okuduğumda hiç bir şey anlamamıştım. Oysa bu cümle "üçgenin alanı, tabanı ile yüksekliğinin çarpımının yarısına eşittir." Demektir. Belki sadece bu cümledeki kavram anlaşılmazlığı bile bize Atatürk'ün bu konuda matematiğe ve dolayısıyla diğer ilimlere ne denli değerli bir çalışma bıraktığını anlamamız için yeterli olacaktır. Mesela, Müselles sözcüğünü ele alalım. Müselles Arapça 'sülüs' sözcüğünden türetilmiştir. Arapça'daki sülüs ile müselles sözcüklerinin arasındaki ilişkiyi kavrayabilmek, Arapça bilmeyenler için oldukça zordur. Sülüs sözcüğünün Türkçe'de karşılığı 'üç' kelimesidir. Üç'ün yanına 'gen' getirirsek üçgen sözcüğü oluşur. Bu müselles sözcüğünden daha kolay anlaşılmaktadır. Atatürk'ün matematik dünyasına

Atatürk, 1937'de Geometri Kitabı yazmıştı

Müsellesin, zaviyetan-ı dahiletan mecmu'ü 180 derece ve müselles-i mütesaviyü'l-adla, zaviyeleri biribirine müsavi müselles demektir." yerine Üçgenin iç açıları toplamı 180 derecedir ve eşkenar üçgen, açıları birbirine eşit üçgen demektir. dememizi Atatürk'e borçluyuz.

"Müsellesin, zaviyetan-ı dahiletan mecmu'ü 180 derece ve müselles-i mütesaviyü'l-adla, zaviyeleri biribirine müsavi müselles demektir."

6 Kasım 2011 Pazar

Atatürk Öldürüldü mü?

Ecevit'in doktorundan "Atatürk öldürüldü" iddiası

"Atatürk'ün öldürüldüğünü düşünüyorum" diyen Mücahit Pehlivan kabrin açılarak DNA testi yapılmasını veya kadavradan örnek alınmasını öneriyor.
Merhum Başbakan Bülent Ecevit’in doktoru Mücahit Pehlivan son döneminde Ecevit’e en yakın iki isimden biriydi. Geçen dönem DSP kotasından CHP milletvekili oldu, sonra da AKP’ye katıldı.
Radikal'in haberine göre, Atatürk’ün sağlık raporlarında gördüğü ‘çelişki’ler, son bir yılda yaşadıkları, ilişkileri ve ölümüyle değişen siyasi tablo Pehlivan’ı kuşkulandırmış.

3 Kasım 2011 Perşembe

Bin yılı aşan tek lider Atatür’tür

Bir durumun şimdisinden geleceğe bakmak tabi geçmişi de kapsayan bir bütünlük içerir, ama geçmiş; aşılması gereken bir değişimi de öneriyorsa, geçmişe saplanıp kalmak, şimdinin içinde oyalanarak, geleceği özlenen duruma taşımaktan uzaklaştırır. Bir düşünceyi geliştirmek, çağa taşımak, geleceğe bırakmak bireysel ve toplumsal gelişmeyi de işaretler. Çağın önderlerini; sanat, edebiyat, bilim, felsefe ve liderlerin ürettiklerini ya da gösterdiklerinin ötesini görmek, geçmişi yapanların da yüzlerce yıl kalıcılığını

Atatürk’ün Meclisteki konuşması ve Cumhuriyet ile İlgili Sözleri




Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemi ile devlet şekli demektir. Biz Cumhuriyeti kurduk, o on yaşını doldururken demokrasinin bütün icaplarını sırası geldikçe uygulamaya koymalıdır. 1933 (Afetinan, Atatürk Hakkında B. H., S. 251)
Cumhuriyet düşünce serbestliği taraftarıdır. Samimî ve meşru olmak şartiyle her fikre hürmet ederiz. Her kanaat bizce muhteremdir. Yalnız muarızlarımızın insaflı olması lâzımdır. 1923 (Atatürk’ün S.D. III, S. 71) Continue reading “Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Atatürk’ün Meclisteki konuşması ve Cumhuriyet ile İlgili Sözleri;” »
Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatı, anıları, fotoğrafları, nutukları, mektupları, devrimleri

ATATÜRK Neler yaptığı için Atatürk olmuştur?

Çağdaşlaşma ilkesine uyduk mu? Uyduk mu çağın gidişine?

“Gerçek sevgi bilgiden doğar, Atatürk’ü sevmek bilgiden doğmuyorsa değeri yoktur.” İlhan SELÇUK
Kişiliğimizi, bireysel ve toplumsal onurumuzu, uygar yurttaşlardan oluşan çağdaş bir devlet oluşumuzu ve tüm evrensel değerlerimizi borçlu olduğumuz Mustafa Kemal Atatürk’ü, anlatmak hem çok kolay hem de çok zordur.
Her ölümlünün sürecini o da yaşadı. Ama 57 yıl süren bu kısa ömür içerisinde yaptıklarının büyüklüğü tartışılamaz.
Selanik’te orta halli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Mustafa, Askeri okulda Kemal, Sakarya meydan Muharebesinde Gazi, Cumhuriyetle Atatürk oldu.
Devrimci savaşlarla yücelerek, çağdaş bir devletin kuruculuğuna yükselen Mustafa kemal’in yaşamında destansı bir öz vardır. İşte bu destansı gerçek, Atatürk’ün yaşamından söz ederken duygularımızın ağır basmasına yol açar. Ne var ki, duygular; toplumsal devinim sürdükçe ve yeni kuşaklar yetiştikçe yıpranır durulur.
Kocatepe’de Mustafa kemalle birlikte savaşmış, ya da Cumhuriyet Devrimlerini Atatürk’le algılamış bir yurttaşın coşkusunu; bu olayları yaşamamış, kuşakların duymasına olanak var mı?
İzmir’in işgali ya da Mütarekenin kara günleri bizlere tarihin derinliklerinde kalmış bir sisli öykü gibi gelmekte.
Kurtuluşun kıvancını; o günleri yaşamış ama birer bire tükenerek toprak olmuş, insanların artık atmayan yürekleri ile algılamak mümkün mü?
Düşünelim; bir genç olarak, bir yurttaş olarak, bir aydın olarak Atatürk’ü ne kadar tanıyoruz? Ne kadar biliyoruz?
Atatürk kimdir? Neler yapmıştır? Neler yaptığı için Atatürk olmuştur? Devrimi nedir? Düzeni nedir? İlkeleri nelerdir? Atatürkçülük nedir?
Eğitim, kültür ve ekonomik yaşamlarımızda emirlerine uymaya çalıştık mı? Çağdaşlaşma ilkesine uyduk mu? Uyduk mu çağın gidişine? Olayları Atatürkçü görüşle yorumladık mı? Atatürk’ün söylevini en azından bir kez okuyabildik mi?
Dini bilmeyenlerin kendilerine göre nasıl bir dini varsa, Atatürk’ü, çağdaş dünyayı ve çağdaş dünyanın ortak değerlerini kavrayamayanların da kendilerine göre bir Atatürk’ü vardır.
Atatürkçülüğün bir yaşam biçimi, onurlu bir yaşam biçimi olduğunu bilmedikleri gibi, Hükümetin de Devletin de kendisini mutlu etmek için var olduğunu bilmezler.
1938 yılında toprağa gömdüğümüz; Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, Türkiye Cumhuriyetinin ilk yurttaşı, Türk Ulusu’nu iç ve dış tutsaklıktan kurtaran Mustafa Kemal; Atatürk olarak bilinçlerde ve gönüllerde yaşamaktadır.


ATATÜRK ( MUSTAFA KEMAL PAŞA) KİMDİR?


Mustafa Kemal Atatürk, 1881 yılında Selanik’te doğdu. Kereste Tüccarı Ali Rıza Efendi ile Zübeyde Hanımın oğludur.