Emekli Hava Kurmay Albay Zühtü Gökçal'ın (1333-558) Anılarından : 
1937 yılında Akdeniz’de vuku bulan bazı olaylar üzerine Türk-İtalyan  ilişkilerinin gerginlik gösterdiği bir sırada yaşanan, Türk Hava  Kuvvetleri açısından coşkulu ve bir o kadar da gurur verici bir olaydan  bahsetmek istiyoruz. 
1922 yılında İtalya’da idareyi eline geçiren ve 1934 yılında yapılan  İkinci Beş Yıllık Faşist Kongresinde yaptığı bir konuşmada İtalya’nın  tarihi emellerinin Asya ve Afrika’da olduğunu açıkça söyleyen Mussolini,  İtalyan donanması ile Hava Kuvvetleri’ne savaş gemilerini ve uçaklarını  söz konusu bölgeye göndererek bir çeşit gövde gösterisi içerisinde  bulunmuştur. 
ATATÜRK, Mussolini’nin bu hareket tarzına karşı birliklerimize karadan  Antalya bölgesine yığınak yaptırarak Hava Kuvvetlerimizi o bölgeye  kaydırmış, donanmayı da Antalya civarına intikal ettirmiştir. Kendisi  ise “Gülcemal Vapuru” ile Antalya’ ya gelmiştir. ATATÜRK seyahat  esnasında “Gülcemal Vapuru” nda çevresindekilerle konuyu tartıştıktan  sonra şu karara varır;
“Mussolini’ nin çok güçlü donanmasına ve hava kuvvetleri’ ne intihar  dalışı yapmaya azmetmiş bir Türk Bahriyesinin ve Havacılığının  mevcudiyetini Mussolini’ ye ve dünyaya hissettirmeliyiz…” 
Ertesi gün Türk pilotlarının her birisine “Kişiye Özel” bir zarf  gönderilir. İçerisinde ise “Komuta makamlarının; ATATÜRK’ ün İtalyan  harp gemilerine ve uçaklarına emriniz altında ve kullandığınız uçaklarla  intihar dalışı yapıp yapmayacağınızı sormakta olduğu” şeklinde emir  vardır. Cevaplar hemen alınır ve tasnif edilir. Hepsinde cevap olarak  bir tek kelime, “Evet” ibaresi yazılıdır.
ATATÜRK, bundan bir süre sonra bu kez “Hatay Sorunu” nun çözümlenmesi  çalışmaları sırasında Fransa ile yapılacak bir sıcak çarpışmada Türk  pilotlarından Fransız uçaklarına “intihar dalışı” yapmalarını istemiştir. 
Bu konuyla ilgili bilgiler ise özetle şöyledir; 
1938 yılına gelindiğinde ATATÜRK’ün akılcı siyasetiyle, Hatay’ın  anavatana katılması çabalarında çok önemli mesafeler alınmıştı. Ancak  Fransa, yapılan anlaşmalara rağmen güçlükler çıkarmakta devam edince  Türkiye, Hatay sınırına asker yığmaya başlamıştı. Dünyada uluslararası  ilişkilerin çok gerginleştiği bu sıralarda ATATÜRK, Hatay’ın kesin  olarak anavatana katılmasını istiyordu. Bu amaçla 20 Mayıs 1938’ de  Mersin’ e giderek orduyu teftiş etmiş ve geçit törenini ayakta kabul  ederek, Hatay için her türlü yola başvurulacağını ve bu konudaki  kararlılığını Fransa’ ya ve bütün dünyaya göstermiştir. ATATÜRK, Mersin  gezisinden 25 Mayıs 1938 günü Ankara’ ya dönmüş ve bir gün sonra yani 26  Mayıs 1938 günü İstanbul’ a hareket etmiştir. 
İşte ATATÜRK, İstanbul’ a yaptığı bu yolculuk sırasında özel trenini  Eskişehir’ de durdurup gece vakti aniden orduevine giderek havacı  subaylarla görüşmüş ve onlara şu soruyu sormuştur;
“Çocuklar, yakında Hatay’ a gireceğiz.  Cephaneniz kalmasa da Fransız uçaklarına gidip  çarpabilirmisiniz?”…Havacı subaylar da “Çarpmayan namerttir,  namussuzdur, çarparız!…” cevabını vermişlerdir. Müteakiben orduevinde  düzenlenen eğlencede de ATATÜRK’ ün; “Nasıl! Havacılar benimle  berabermisiniz?” sözlerine karşılık olarak havacı subaylar, hep bir  ağızdan “Beraberiz, daima ATA’mız!…” cevabını vermişlerdir. Tabi ki  çevredeki sivil topluluk işin gerisindeki olayı bilmemektedir.
ATATÜRK, daha önce İtalyanlar için “Gerektiğinde düşman gemi ve  uçaklarına intihar dalışı” sözünü, bu defa Fransızlar için kendisine  isteği üzerine tekrarlayan havacıların bu cevabından çok gururlanmış ve  mutlu olmuştur. Ama bu cevabın karşılığı “ Teşekkür ederim” değildir.  Duyulan coşku ile verilen bir emirdir; “Çıplak kafalı müzisyenler!,  Haydi çalın bakalım bir harmandalı!…” Kendisi başı çekmektedir.  Arkasında bir sözü ile ölebilecek cesur bir havacı topluluğu  bulunmasının verdiği gururun ifadesiyle zeybek oynamıştır. 
O uzun süren zeybek oyunundan sonra da Hatay konusuna, tarih ve şiire  dönmüş, iyi şiir okuyanları seçip iltifatlarıyla ödüllendirmiş, kusurlu  okuyanların da eksikliklerini düzeltmesinin ardından sevdiği şarkıları  genç havacı teğmenlerle birlikte söylemiştir. Böylece ATATÜRK, Türkiye’  nin büyük bir sorununun çözümü sırasında yaşanan çok kritik bir anda  havacıların görüş ve düşüncelerini bir defa daha almış, aynı zamanda  birlikte olarak onları onurlandırmıştır. Coşkuyla geçen bu gece  havacılar için unutulmaz bir gurur kaynağı olmuştur. 
26 Nisan Pilotlar Günü nedeniyle bir kez daha onları kutlarken,Türk Hava  Kuvvetleri mensupları ve Türk pilotlarının aynı kahramanlığı ve  özveriyi gösterecek azim ve kararlılığı, her zaman muhafaza etmekte  olduklarına inancımız sonsuzdur. 
 
 
 
 
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatı, anıları, fotoğrafları, nutukları, mektupları, devrimleri