Atatürk

Atatürk
Atatürküm

Ben Mustafa Kemal'im

Ben Mustafa Kemal'im
Ben Mustafa Kemal'im

İzleyiciler

15 Ekim 2025 Çarşamba

BOZGUN 1912 ; Balkan Savaşları’nda Trakya

1877-78 Osmanlı-Rus Harbi’nin yarattığı derin ezilmişlik duygusu, Balkanlar’ın içlerinden sürüle sürüle “Küçük Rumeli” denilen Trakya’ya doluşan, bu topraklarda güven içinde olacaklarının hayalini kuran muhacirlerin peşini bir türlü bırakmaz. “Koca Bozgun” denilen o günlere tanıklık eden kuşaklar ve onların nesilleri, ondan kalır yanı olmayan “Bozgun” senelerini, tarih için hiç de uzun bir zaman dilimi sayılamayacak olan 34 yıl sonra, Trakya topraklarında bir daha yaşayacaklardır.

Bulgaristan, Yunanistan, Sırbistan ve Karadağ’dan oluşan ittifakın karşısında tüm Balkanlar düşerken, İşkodra ve Yanya; tüm Trakya düşerken ise Edirne akla ziyan bir şekilde ayakta kalmayı başaracaktır.

Öyle ki; tüm yokluk ve yoksunluklara rağmen 155 gün süren meşhur müdafanın ardından 1913 baharında teslim olmak zorunda kalan Edirne, çok değil 6 ay sonra Trakya’nın geri alınışının da ilhamı olacaktır.

Balkan Savaşları’nın yarattığı bu derin travmanın izleri bütün bir Rumeli’nin hafızasından günümüze değin silinmeyecek; askerin zedelenen gururunun tamiriyse, savaşın bitmesinin ertesinde tarihe altın harflerle kazınacak Çanakkale’ye nasip olacaktır.

BalkanSavaşları'ndaRicatEdenOsmanlıAskerleri

Balkan Savaşları’nı hazırlayan koşullar…

Aslında Balkanlar’da bir savaşın kaçınılmaz olduğu herkesin malumudur. Son yüzyılda Osmanlı bu topraklarda sürekli geri çekilmeye, tavizler vermeye mecbur bırakılmıştır. Milliyetçilik hareketlerinin fitili batılı büyük devletler eliyle çoktan ateşlenmiş, palazlanmaya başlayan Balkan halklarının sırtı, Rusya eliyle ve büyük vaadlerle sürekli sıvazlanmıştır.

Balkanİttifakı-Afiş1877-78 Osmanlı Rus Savaşı Rumeliler’in hafızasında “Koca Bozgun” olarak yer eden, travma etkisi yaratan bir olaydır. Balkanlar önünde sürülen Müslüman ahali kendilerine yaşatılan derin acılar ve kıyımlar neticesinde Trakya’ya; yol bulabilenler daha içerilerdeki İstanbul’a ve oradan da Anadolu içlerine doğru doluşmaya başlamışlardır. Bu bir asırı geçecek “Büyük Göç”ün aslında ilk kafileleridir.

Osmanlı’daki idari karışıklıklar, Balkanlar’da sürekli talep edilen tavizler, Rusya başta olmak üzere diğer Avrupa devletlerinin tutumları, yahut bir tutum takınamamaları Balkan halkların Osmanlı’ya karşı sürekli bileylenmesinin önünü açacaktır.